| ← Job (14/42) → | 
| 1. | ‹‹İnsanı kadın doğurur, Günleri sayılı ve sıkıntı doludur. | 
| 2. | Çiçek gibi açıp solar, Gölge gibi gelip geçer. | 
| 3. | Gözlerini böyle birine mi dikiyorsun, Yargılamak için önüne çağırıyorsun? | 
| 4. | Kim temizi kirliden çıkarabilir? Hiç kimse! | 
| 5. | Madem insanın günleri belirlenmiş, Aylarının sayısı saptanmış, Sınır koymuşsun, öteye geçemez; | 
| 6. | Gözünü ondan ayır da, Çalışma saatini dolduran gündelikçi gibi rahat etsin. | 
| 7. | ‹‹Oysa bir ağaç için umut vardır, Kesilse, yeniden sürgün verir, Eksilmez filizleri. | 
| 8. | Kökü yerde kocasa, Kütüğü toprakta ölse bile, | 
| 9. | Su kokusu alır almaz filizlenir, Bir fidan gibi dal budak salar. | 
| 10. | İnsan ise ölüp yok olur, Son soluğunu verir ve her şey biter. | 
| 11. | Suyu akıp giden göl Ya da kuruyan ırmak nasıl çöle dönerse, | 
| 12. | İnsan da öyle, yatar, bir daha kalkmaz, Gökler yok oluncaya dek uyanmaz, Uyandırılmaz. | 
| 13. | ‹‹Keşke beni ölüler diyarına gizlesen, Öfken geçinceye dek saklasan, Bana bir süre versen de, beni sonra anımsasan. | 
| 14. | İnsan ölür de dirilir mi? Başka biri nöbetimi devralıncaya dek Savaş boyunca umutla beklerdim. | 
| 15. | Sen çağırırdın, ben yanıtlardım, Ellerinle yaptığın yaratığı özlerdin. | 
| 16. | O zaman adımlarımı sayar, Günahımın hesabını tutmazdın. | 
| 17. | İsyanımı torbaya koyup mühürler, Suçumu örterdin. | 
| 18. | ‹‹Ama dağın yıkılıp çöktüğü, Kayanın yerinden taşındığı, | 
| 19. | Suyun taşı aşındırdığı, Selin toprağı sürükleyip götürdüğü gibi, İnsanın umudunu yok ediyorsun. | 
| 20. | Onu hep yenersin, yok olup gider, Çehresini değiştirir, uzağa gönderirsin. | 
| 21. | Oğulları saygı görür, onun haberi olmaz, Aşağılanırlar, anlamaz. | 
| 22. | Ancak kendi canının acısını duyar, Yalnız kendisi için yas tutar.›› | 
| ← Job (14/42) → |